VE,
ey kardeşler, ben size Allahın şehadetini ilân ederek size geldiğim zaman,
kelâm ve hikmet ulviyetile gelmedim.
2.
Çünkü aranızda başka bir şey bilmemeğe, ancak İsa Mesihi, ve onu haça gerilmiş
olarak bilmeğe azmettim.
3.
Ve ben aranızda zayıflık ve korkuda, ve çok titremede idim;
4.
ve sözüm ve vâzım hikmetin kandırıcı sözü ile değil, fakat Ruhun ve kuvvetin
bürhani ile idi;
5.
ta ki, imanınız insanların hikmetinde değil, fakat Allahın kudretinde olsun.
6.
Fakat kâmiller arasında hikmet söyliyoruz; lâkin ne bu dünyanın, ne de bu
dünyanın zeval bulan reislerinin hikmeti değil;
7.
fakat Allahın dünyalardan evel izzetimiz için takdir ettiği Allahın saklı
hikmetini sırda söyliyoruz;
8.
onu bu dünyanın reislerinden hiç biri bilmedi; çünkü eğer bilselerdi, izzetin
Rabbini haça germezlerdi;
9.
fakat nitekim yazılmıştır: “Gözün görmediği, ve kulağın işitmediği, Ve insanın
yüreğine girmediği, Yani, Allahın kendini sevenlere hazırladığı bütün şeyler.”*
*İşaya
64:4.
10.
Fakat Allah onları bize Ruh ile keşfetti; çünkü Ruh bütün şeyleri, Allahın
derin şeylerini bile araştırır.
11.
Çünkü insanın şeylerini insanın kendisinde olan ruhundan başka insanlar
arasında kim bilir? ve böylece Allahın Ruhundan başka, Allahın şeylerini kimse
bilmez.
12.
Fakat biz dünyanın ruhunu değil, ancak Allahtan olan Ruhu aldık; ta ki, Allah
tarafından bize ihsan olunan şeyleri bilelim.
13.
Bunları insanî hikmetin öğrettiği söz ile değil, ancak ruhanî şeyleri ruhanî
sözlerle birleştirerek Ruhun öğrettiği söz ile söyliyoruz.
14.
Fakat nefsanî adam, Allahın Ruhunun şeylerini kabul etmez; çünkü kendisi için
akılsızlıktır, ve onları bilemez, çünkü ruhanî suretle muhakeme olunur.
15.
Fakat ruhanî adam bütün şeyleri muhakeme eder, kendisi ise, hiç kimse
tarafından muhakeme olunmaz.
16.
Çünkü Rabbin fikrini kim bildi ki, ona öğretsin? Fakat Mesihin fikri bizdedir.